İçimi son derece keyifli bir kahvenin yalnızca mükemmel kahve çekirdeklerden elde edilebildiğini unutmamamız gerekiyor.
En iyi çekirdekler daha yüksek noktalarda yetişir. Gecelerin soğuk, gündüzlerin sıcak olması, daha lezzetli çekirdekler yetişmesine olanak sağlar.
Gün boyunca vücut enerjimizin sürekli değişiklik göstermesi ve bazen günlük hayatın yoğunluğu arasında son derece düşük bir enerjiyle hareket etmeye mecbur kaldığımız da hayatımızın bir gerçeği.

İşte kahve bu durumlardaki en büyük kurtarıcımız oluyor. Ama tadını mükemmelleştirme konusunda çaba göstermeden önce onu doğru kullanmayı öğrenmemiz gerek. Çünkü enerjimizin yüksek olduğu sırada tüketirsek onu daha fazla içme isteği duymaya başlıyoruz. Kafein alımı karşısında enerjimizin artması gibi bir beklentimiz var.
Kahvenin ‘altın oran’ denilen ölçüsü bir ölçek kahveye 17,5 ölçek su konularak elde edilmektedir. Bunun için hangi ölçeği kullandığımızın bir önemi yok. Tabii bu ölçekte mükemmel tadı yakalamak için mutlaka kaliteli bir kahve kullanmanız gerekiyor. Çok fazla kavrulmamış olan kahve çekirdeklerini tercih etmekte de fayda var.
Onları önceden öğütüp o şekilde bekletmeyin. Öğütme işleminin pişirme işleminden hemen önce yapılması kahvenin lezzetini arttırmaktadır. Buna vaktiniz yoksa önceden öğüttüğünüz kahveyi hava almayan ve güneş görmeyen bir yerde bekletmelisiniz, ortamın oda sıcaklığında olması gerek. Ancak bunu da mutlaka 2 hafta içinde tüketmelisiniz.

Sıra pişirmeye geldiğinde de yine kaliteli bir kahve makinesi kullanmak gerek. 90-94 derece arasında demlenmesi kahvenin lezzetini garantilemekte. Demlenme esnasında, bulunduğu kabın hafifçe çalkalanması dibe çöken kısmın suyla çözülerek dağılmasını sağlar. Tüm bu kurallara uyduğunuzda hala istediğiniz tadı yakalayamadıysanız, altın orandaki kahve miktarını artırıp suyunu bir miktar azaltabilirsiniz.