Genetiği Değiştirilmemiş Nadir Besinlerden Siyez Buğdayı

Zamanda yolculuğa çıksak bizi tarih öncesinde ilk karşılayan besin buğday olurdu. İnsanlığımız kadar eski bu besin, ekmeğinden ununa birçok şeyin içerisine giriyor. Önemli bir enerji kaynağı ve doymak için çoğu zaman onu tercih ediyoruz.Fakat son dönemlerde gluten hassasiyetinin artması, buğday üzerine yazılıp çizilen çeşitli senaryolar sebebiyle birçok insan buğdaydan uzaklaştı desek abartmış olmayız.

Siyez buğdayı; GDO’nun neredeyse hemen hemen her besin için söz konusu olduğu dünyamızda genetiği değiştirilmemiş besinlerden biri olarak kabul ediliyor. 14 kromozoma sahip bu buğday çeşidi, einkorn, kaplıca, kavılca veya gernik isimleriyle de tanınıyor. Bugün kullandığımız buğdayın ilk hali olarak biliniyor. 10-12 bin yıllık bilinen bir geçmişi var. Yediğimiz tüm buğdayların atası olan siyez, ilk kez Doğu’da keşfedilmiş, yine ilk kez Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilmeye başlanmış. Ülkemizde şu sıralar en fazla Kastamonu’da yetiştiriliyor.Bütün  bunların yanı sıra siyez atalık bir tohum yani bu topraklarda doğmuş büyümüş bir buğday çeşidi. Diğer buğdaylardan yapısının değişmemiş oluşuyla ayrılıyor. Dışındaki kalın çeperi sayesinde işlemesi de yapısının değiştirilmesi de oldukça zor bir buğday türü. İçerisinde daha az gluten var, diğer buğdaylara nazaran daha fazla A vitaminine sahip. Kan şekerini yavaş yavaş yükselttiği için de ani acıkmalarınızın önüne geçiyor. Tokluk hissi veriyor. İçerisinde diğer buğdaylara nazaran %16 oranında daha fazla antioksidan da bulunuyor. Sindirimi çok daha kolay. Çinko, kalsiyum ve magnezyum açısından da oldukça zengin. Tam bir mineral deposu diyebiliriz onun için.

Siyez buğdayı nasıl tüketilir?

Siyez buğdayını haşlayarak tüketebilirsiniz. Biraz daha sert yapıda olması sebebiyle haşlanma süresi biraz daha uzun olacaktır. Siyezden elde edilen siyez unundan poğaça, ekmek, kurabiye, pizza gibi tarifler yapabilirsiniz.

Posted by portakal